E-(nayi)Değirmen Nedir?

E-(nayi)Değirmen (ki bundan sonra Enayi Değirmen olarak anılacaktır, zira yazılışı zorluyor insanı) subjektif, katılımcı, periyodları belirsiz, asla herhangibir şeye alternatif olmayan, ama itirazı da esas kabul eden enayi birşeydir.
"Okuram kardaş yazı bilmem/
Bu yazı da gördük, gelecek yazı bilmem"
diyen ozanın aksine burada okuyan herkes hemen yazmalıdır: Yorum yaparak ve yazar olarak.
Blog, Bozcaada Derneği üyeleri dışındakilere de doğal olarak açık olduğundan, üyeler tarafından bilinen bazı konular tekrar edilebilir.

Enayi Değirmen Niye Var?

Bozcaada haberlerini düzenli olarak aldığımız E-Değirmen'in yayınının bir süreliğine kesilmesi ve bir enayinin bir kereliğine diye yola çıktığı halde, adaseverlerin ısrarı üzerine Bozcaada ve ilgili herşey üzerine yazılsın ve herkes katılsın diye var.

Şimdi bırakın kendinizi, içinizde bir Ada imgesi, ve..
itiraz edin:
İtiraz değişim, değişim yaşamdır.
Kısaca "İtiraz Esastır"

18 Haziran 2007 Pazartesi

DON KİŞOT’A DAİR

Aşağıdaki yazıyı öğrencilik yıllarımda bir yerlerden almışım. Arada bir okurum. Çok aramama rağmen kaynağını bulamadım. Bilen varsa ve yazma zahmetinde bulunursa çok sevinirim...(Bozcaada için yazmıyoruz ama belki bir enayi için yazmak isteyenler çıkar !)

Enayi

DON KİŞOT'A DAİR

“……Ama Don Kişot’un tipik ilginçliği değişen şartları göz önüne almamasından değil, değişen şartlara rağmen kendi değerlerinden, kendi benliğinden, kimliğinden vazgeçmemesinde, onları değişen şartlarda da savunmayı göze almasındadır.
Bu açıdan bakılınca, kıssadan çıkarılacak hisse, şartların ona boyun eğdirememiş olması değil midir?
Hatta, denilebilir ki Don Kişot’un tek tek her yenilgisi onun nihai zaferinin bir muştusudur. Çünkü, onun derdi yenilgiden uğrayacağı kayıp değildi; zaferin gerekirliğine ve gerekliliğine olan inancı, giriştiği işin doğruluğu ve haklılığıydı.
Hayatta, zamanına göre öyle doğru, haklı, kaçınılmaz davalar vardır ki, onlar için mücadelenin şartları zaten mevcut demektir. Mücadeleyi göze alamayanlarsa hep şartları göz önüne alma adına yenilgiyi önceden kabullenirler. Çünkü ya şartlarla baştan uyum içine girmişler, ya da çoktan şartlandırılmışlardır.
.
………….
Gerçi, bu yolda başına gelmedik kalmadı, alemin maskarası oldu ama, hayatta en büyük erdem, aleme maskara olmamak için her türlü maskaralığa katlanmak mıdır?
Kendine güven, kişisel onuruna düşkünlük, insani değerleri üstün tutma, hak bildiği yoldan şaşmama, güzele tutulma ve kadını yüceltme, yaşama direnci, yılgınlığı inkar, başarı ve zafer şevki, insan canlısı soylu duyarlılık ve ardniyetsiz cömertlik, ve o engin, saf iyimserlik, hayale – hatta yalana – kanabilme yetisi: İşte Don Kişot’u
Don Kişot yapan hasletler.
Ve işte Don Kişot’luk: Şartlarla baş edebilmek için onların boyutuna ulaşma cehdi!
Esen yelle birlikte esmeyi, akan suyun yolundan akmayı marifet sanıp “gerçekçilik” diye niteleyenler, Don Kişot’un başına onca bela açan civanmertliğini de hayalcilik diye hafife alabilirler. Çünkü, onlar böylesi günü geçmiş civanmertliğin kendilerine hiç mi hiç yakışmadığını bilecek kadar gerçekçi zamane cüceleridir. Onların gerçekçiliğinin varıp varabileceği ölçü, sınır da o kadardır.
Hayalcilik dedikleri ise kendileri gibi olmayanların, rüzgara set çekmeye, suyun yolunu değiştirmeye cüret edenlerin gerçekliğinde, göğü fethe çıkan insan gayretinin ve onurunun çoğul odağında ayağı yere sapasağlam basan asıl gerçekçiliktir..”

2 yorum:

can konağı dedi ki...

bir arkadaşım tam bir donkişot hayranı. alıntıladığınız yazıyı okuyunca neden hatranı olduğunu çok iyi anladım. izniniz olursa ben de sizden yazıyı alıntılayıp kendi bloguma eklemek isterim.

selamlar...

Adsız dedi ki...

Zaman zaman Don Quijote'e (Don Kişot) benzemeyen ve yeldeğirmenlerini dev olarak görmeyenlere nasılda acıyorum bilseniz. O yüce ruhlu Don Quijote kendi kendinin büyücüsüydü. Ruhu ile özdeştiriyordu doğayı. Andanış değildir bu, yanılmayınız, saf dillilik hiç değildir. Asıl aldanış içinde olanlar ve saf diller, önlerinde hiçbir güzel ve büyük şey göremeyenlerdir.'

Anatole France